16.yüzyılın başlarıydı. Yavuz Sultan Selim tarafından Yemen Osmanlı’ya dahil edilmiş, Emir İskender ise Osmanlı’ya bağlılığını bildirmişti. Bu sert mizaçlı Yemen toplumu bir tek Osmanlı’nın yönetimini kabul etmişti yıllar boyunca. İki devletinde Müslüman olmasının etkisiyle güzel bir bağ kurulmuştu ve 400 sene boyunca sorunsuz yönettiğimiz tek ülke konumunu almıştı Yemen.
yemen
Zaman zaman yerli halktan olan Zeydiler isyanlar çıkarmıştı, özellikle Osmanlının son dönemlerinde yönetime başkaldırmışlardı. Bu bölgelere, isyanları bastırmak için Anadolu’dan askerlerin sevki yapılmaya başlanmıştı. İşte Anadolu gözyaşlarıyla Yemen türküleri söylemeye, askerlerimizin ise açlık, susuzluk ve kızgın çöl ile mücadelesi bu zamanda başlamıştı.
Yemen Neden Bu Kadar Zor Bir Bölgeydi?
Evet, gelmezdi Yemen’e gidenler, bilirdi bunu analar, babalar ve sebebi buydu onca evi saran ağıtların. Akdeniz’den yola çıkmıştı askerlerimiz, oradan Kızıldeniz ve Hudeyde. Ayak basılan ilk Yemen toprağıydı burası. Ardından Tehame çölü çıkardı karşılarına ve bu uçsuz bucaksız çölde sıcaklık 50-60 dereceyi bulur, gece sürdürülen yolculukta birçok asker şehit düşerdi.
yemen türküsü
Yukarılara çıkıldıkça hava sertleşir, rüzgâr artar, soğuk soğuk terleyen asker bir bir hastalanıp yenik düşerdi bu zorlu mücadeleye. Sonunda varılırdı Yemen’e, askerlerimiz bitap düşmüş bir vaziyette. Savaş bitmişti en nihayetinde, kaybedilmişti bu topraklar ve kimisi ölmüş kimisi dönmüştü memlekete. Bazıları ise hiç dönememişti ve uzak diyarlarda yaşamıştı yıllarca. Şimdi halen yaşamını sürdürmektedirler Osmanlı’ya olan sevgileri ile birlikte. Çoğu Türkiye’yi hiç görmemiş bu insanlar, bir gün gelip akrabaları ile tanışmak için can atmaktalar.
